RUN DMC: Rap Öldürmez (Blue Jean)
1 sayfadaki 1 sayfası
200609
RUN DMC: Rap Öldürmez (Blue Jean)
RAP ÖLDÜRMEZ!
Rap'in babaları, çocukluk kahramanlarımız Run DMC, geçtiğimiz ay ülkemizi ziyaret eden ünlüler arasındaydı. Biz de hazır yakalamışken rap dünyası ve kariyerlerinin dünü, bugününü bizzat kendileriyle tartıştık.
Rap müziğin mucitleri arasında gösterilmek nasıl bir duygu?
Rap ya da hip-hop'u kendimizin keşfetmediğini biliyoruz. Biz daha on iki, on üç yaşlarımızdayken rap ya da scratch yapanlar yine vardı. Afrika Bambaataa gibi topluluklar albüm yapmadan çok uzun süre önce de bu işi yapıyorlardı örneğin. Bizim özelliğimiz bütün bunları ilk kez plağa döken grup olmamızdı. Ortaya çıktık ve sokaktaki beat'leri kaydettik.
Sizi 90'larda pek ortalarda göremedik. Nerelerdeydiniz? Neden bu kadar uzun zaman sessiz kaldınız?
1993'te "Down With The King"i çıkarttık ve bizce çok başarılı oldu. İki başarılı single çıkarttık fakat sonra plak şirketiyle olan anlaşmazlıklarımız yüzünden son beş yıldan beri tüm yaptığımız sadece turlamak oldu. Her ay on beş ila yirmi arası konser veriyorduk. Almanya'da, Tokyo'da, özellikle Amerika'da, nerede büyük bir parti varsa orada biz vardık; çünkü hip-hop'ta en iyi şov bizdeydi ve herkes bizi seyretmek istiyordu.
Yine de kabul etmelisiniz ki Türkiye gibi hip-hop kültürüne ve size uzak kalan bir ülkede varlığınızın unutulmuş olabileceğini düşünmek de doğal olsa gerek.
Bu kesinlikle doğru. Bir albüm yayınlamadıkça ve konser için gelmedikçe böyle düşünülmesi doğal. İlk defa Türkiye'ye geldik, burada dört gün kalacağız ve umarız harika şovlar olacak. House, techno değil; gerçek hip-hop şovları olacak.
Peki Türkiye hakkındaki ilk izlenimleriniz nasıl oldu?
Dünyanın her yerinde bulunduk, özellikle son üç ay içerisinde gezmediğimiz yer kalmadı. Türkiye gördüğümüz en iyi yerlerden birisi. Çok kötü yerler gördük. Mesela Rusya, Almanya'nın doğusu ve İskoçya bulunduğumuz en kötü yerlerdi kesinlikle. Hava kirliliği, sis, duman yüzünden İskoçya'da duramıyorduk. Çocuklarımız bile oranın iğrenç yiyeceklerinden dolayı hasta oldular. Yolda artık yiyebilmek için kendi ekmek ve reçelimizi bile taşır olmuştuk. O yüzden en önemlisi burada yemekler harika. En ufak bir şikayetimiz yok; evimizde gibiyiz.
'It's Like That'in inanılmaz bir versiyonu sizi yeniden zirveye çıkarttı. Şarkınızın yeniden böylesine büyük bir ilgiyle karşılaşacağını umuyor muydunuz?
Peki. İlk olarak biz 'It's Like That'le dönmedik demeliyiz çünkü demin de söylediğimiz gibi biz zaten hep vardık. Foxy Brown, Ice Cube, bu isimlerin hiçbiri Run DMC'siz konsere çıkmazlar. 'It's Like That'e gelince. Bizim pek bir şey yaptığımız söylenemez. Jason Nevins şarkıyı almış ve on beş yıl önce yaptığımız şarkıyı house şeklinde düzenlemiş. Bundan haberdar olan plak şirketi de Jason'dan parçayı alarak içine daha çok orijinalinden bölümler ve Run DMC özelliği katarak çıkartmaya karar vermiş. Madonna'nın, Michael Jackson'un house remiksleri yapılıyor. Demek istediğimiz biz bundan haberdar değildik ve daha fazla plak satabilmek için yapmadık.
Şu Run DMC ile Jason Nevins arasındaki 'vs' neden? House müziğine bir karşıtlık falan mı var aslında?
Öyle bir şey yok. Biz kimseye karşı değiliz, biz herkesle beraberiz. Bu sadece şirketin şarkıyı sunarken kullandığı bir spot ışığı.
MTV'de ilk kez yayınlanan, Rolling Stone dergisinde ilk kez kapak olan rap grubu Run DMC'ydi. Kısaca bir sürü 'ilk'i gerçekleştirmiş bir grup olarak geçmişinizle gurur duyuyor olmalısınız. Bugün neler değişti peki Run DMC'de?
Biz bir çok 'ilk'e imza attık, hala da atıyoruz. Jason Nevins'in 'It's Like That'i bile bir şarkının temeline ve orijinal vokaline dokunulmadan gerçekleştirilen ilk house remiksi. Birisi geliyor, şarkınızın sadece baslarını çıkartıyor ve multiplatform bir çalışma yapıyor. Önümüzdeki yıl ise henüz yönetmeni belli olmayan bir filmimiz ve Arista Records'dan bir albümümüz geliyor. Prodüktörlüğünü Will Smith yapmaya niyetli. Ayrıca bizimle çalışmak isteyen daha başka bir çok kişi vardı ama doğru kişiyi seçmek istiyoruz. Turlarımız da devam edecek. On beş yıldır bu işin içindeyiz ve nihayet sonunda bir film ve albümümüz aynı anda çıkıyor. 1999 Run DMC'nin kariyerinin başlangıcı olacak.
Rap dünyasında son birkaç senede gansta-rap aldı başını gidiyor. İnsanlar birbirini vuruyor. Siz bu durumdan hoşnut musunuz? Hip-hop aleminde sevdiğiniz ya da hoşlanmadığınız kişiler kimler?
Herkesi seviyoruz çünkü herkes bizi çok sever. Hiçbir düşmanımız yok. Puffy'i seviyoruz, yeni grupları seviyoruz, Nas, Jay Zee, Ice Cube, rap yapan herkesi seviyoruz! Öbür konuya gelince. Kimse kimseyi öldürmedi. Mesela Tupac, Biggie ve Puffy arasındaki sadece kişisel bir davaydı. Bu konudaki her şey basının uydurması. Basında bir şeyler yazar ve insanlar da buna inanır. Gerçek şu: Batı yakası doğu yakasını sever, doğu yakası da batı yakasını. Snoop Doggy Dogg New York'da, Jam Master Jay Kaliforniya'da, herkes istediği yakada rahatça takılır.
Bu ara Avrupa'da çok sıkı bir Fransızca hip-hop akımı başladı. Hiç dinleme fırsatı buldunuz mu?
Kopenhag'daydık ve çok Avrupalı rapçiyle tanıştık. Hepsi de gerçekten çok çok iyiler. Ne söylediklerini anlamıyorduk ama sound'ları, ritimleri ve prodüksiyonları inanılmazdı. Zaten hip-hop'la ilgili her şeyi çok seviyoruz. Çünkü hip-hop ulusal değil uluslar arası bir müzik türü.
Rap'in mutlaka politik ve sosyal içeriği olması gerekenlere katılıyor musunuz?
Politik olmayan bir şey yoktur ki. Her şey politik olmak zorundadır. Politika hayattan gelir, hayatta da sevgi vardır. Birbiri ile ilişkisi olan her şeyde politik bir unsur var mutlaka. Bundan kaçış olamaz. Janis Joplin sevgiden ve ilişkilerden bahseder; Bob Dylan ise politikadan.
Aerosmith'le 'Walk This Way'i kaydederek ilk rock/hip-hop beraberliğini gerçekleştirdiniz. Şu sıralarda bu tip cover'lar ve birliktelikler yine çok rağbette. Siz de düşünüyor musunuz böyle bir çalışma?
Evet, kesinlikle düşünüyoruz. Yapacaklarımızı şimdi söylemek istemiyoruz ama böyle bir düşüncemiz var.
Teşekkürler. Yeniden görüşmek üzere.
Rap'in babaları, çocukluk kahramanlarımız Run DMC, geçtiğimiz ay ülkemizi ziyaret eden ünlüler arasındaydı. Biz de hazır yakalamışken rap dünyası ve kariyerlerinin dünü, bugününü bizzat kendileriyle tartıştık.
Rap müziğin mucitleri arasında gösterilmek nasıl bir duygu?
Rap ya da hip-hop'u kendimizin keşfetmediğini biliyoruz. Biz daha on iki, on üç yaşlarımızdayken rap ya da scratch yapanlar yine vardı. Afrika Bambaataa gibi topluluklar albüm yapmadan çok uzun süre önce de bu işi yapıyorlardı örneğin. Bizim özelliğimiz bütün bunları ilk kez plağa döken grup olmamızdı. Ortaya çıktık ve sokaktaki beat'leri kaydettik.
Sizi 90'larda pek ortalarda göremedik. Nerelerdeydiniz? Neden bu kadar uzun zaman sessiz kaldınız?
1993'te "Down With The King"i çıkarttık ve bizce çok başarılı oldu. İki başarılı single çıkarttık fakat sonra plak şirketiyle olan anlaşmazlıklarımız yüzünden son beş yıldan beri tüm yaptığımız sadece turlamak oldu. Her ay on beş ila yirmi arası konser veriyorduk. Almanya'da, Tokyo'da, özellikle Amerika'da, nerede büyük bir parti varsa orada biz vardık; çünkü hip-hop'ta en iyi şov bizdeydi ve herkes bizi seyretmek istiyordu.
Yine de kabul etmelisiniz ki Türkiye gibi hip-hop kültürüne ve size uzak kalan bir ülkede varlığınızın unutulmuş olabileceğini düşünmek de doğal olsa gerek.
Bu kesinlikle doğru. Bir albüm yayınlamadıkça ve konser için gelmedikçe böyle düşünülmesi doğal. İlk defa Türkiye'ye geldik, burada dört gün kalacağız ve umarız harika şovlar olacak. House, techno değil; gerçek hip-hop şovları olacak.
Peki Türkiye hakkındaki ilk izlenimleriniz nasıl oldu?
Dünyanın her yerinde bulunduk, özellikle son üç ay içerisinde gezmediğimiz yer kalmadı. Türkiye gördüğümüz en iyi yerlerden birisi. Çok kötü yerler gördük. Mesela Rusya, Almanya'nın doğusu ve İskoçya bulunduğumuz en kötü yerlerdi kesinlikle. Hava kirliliği, sis, duman yüzünden İskoçya'da duramıyorduk. Çocuklarımız bile oranın iğrenç yiyeceklerinden dolayı hasta oldular. Yolda artık yiyebilmek için kendi ekmek ve reçelimizi bile taşır olmuştuk. O yüzden en önemlisi burada yemekler harika. En ufak bir şikayetimiz yok; evimizde gibiyiz.
'It's Like That'in inanılmaz bir versiyonu sizi yeniden zirveye çıkarttı. Şarkınızın yeniden böylesine büyük bir ilgiyle karşılaşacağını umuyor muydunuz?
Peki. İlk olarak biz 'It's Like That'le dönmedik demeliyiz çünkü demin de söylediğimiz gibi biz zaten hep vardık. Foxy Brown, Ice Cube, bu isimlerin hiçbiri Run DMC'siz konsere çıkmazlar. 'It's Like That'e gelince. Bizim pek bir şey yaptığımız söylenemez. Jason Nevins şarkıyı almış ve on beş yıl önce yaptığımız şarkıyı house şeklinde düzenlemiş. Bundan haberdar olan plak şirketi de Jason'dan parçayı alarak içine daha çok orijinalinden bölümler ve Run DMC özelliği katarak çıkartmaya karar vermiş. Madonna'nın, Michael Jackson'un house remiksleri yapılıyor. Demek istediğimiz biz bundan haberdar değildik ve daha fazla plak satabilmek için yapmadık.
Şu Run DMC ile Jason Nevins arasındaki 'vs' neden? House müziğine bir karşıtlık falan mı var aslında?
Öyle bir şey yok. Biz kimseye karşı değiliz, biz herkesle beraberiz. Bu sadece şirketin şarkıyı sunarken kullandığı bir spot ışığı.
MTV'de ilk kez yayınlanan, Rolling Stone dergisinde ilk kez kapak olan rap grubu Run DMC'ydi. Kısaca bir sürü 'ilk'i gerçekleştirmiş bir grup olarak geçmişinizle gurur duyuyor olmalısınız. Bugün neler değişti peki Run DMC'de?
Biz bir çok 'ilk'e imza attık, hala da atıyoruz. Jason Nevins'in 'It's Like That'i bile bir şarkının temeline ve orijinal vokaline dokunulmadan gerçekleştirilen ilk house remiksi. Birisi geliyor, şarkınızın sadece baslarını çıkartıyor ve multiplatform bir çalışma yapıyor. Önümüzdeki yıl ise henüz yönetmeni belli olmayan bir filmimiz ve Arista Records'dan bir albümümüz geliyor. Prodüktörlüğünü Will Smith yapmaya niyetli. Ayrıca bizimle çalışmak isteyen daha başka bir çok kişi vardı ama doğru kişiyi seçmek istiyoruz. Turlarımız da devam edecek. On beş yıldır bu işin içindeyiz ve nihayet sonunda bir film ve albümümüz aynı anda çıkıyor. 1999 Run DMC'nin kariyerinin başlangıcı olacak.
Rap dünyasında son birkaç senede gansta-rap aldı başını gidiyor. İnsanlar birbirini vuruyor. Siz bu durumdan hoşnut musunuz? Hip-hop aleminde sevdiğiniz ya da hoşlanmadığınız kişiler kimler?
Herkesi seviyoruz çünkü herkes bizi çok sever. Hiçbir düşmanımız yok. Puffy'i seviyoruz, yeni grupları seviyoruz, Nas, Jay Zee, Ice Cube, rap yapan herkesi seviyoruz! Öbür konuya gelince. Kimse kimseyi öldürmedi. Mesela Tupac, Biggie ve Puffy arasındaki sadece kişisel bir davaydı. Bu konudaki her şey basının uydurması. Basında bir şeyler yazar ve insanlar da buna inanır. Gerçek şu: Batı yakası doğu yakasını sever, doğu yakası da batı yakasını. Snoop Doggy Dogg New York'da, Jam Master Jay Kaliforniya'da, herkes istediği yakada rahatça takılır.
Bu ara Avrupa'da çok sıkı bir Fransızca hip-hop akımı başladı. Hiç dinleme fırsatı buldunuz mu?
Kopenhag'daydık ve çok Avrupalı rapçiyle tanıştık. Hepsi de gerçekten çok çok iyiler. Ne söylediklerini anlamıyorduk ama sound'ları, ritimleri ve prodüksiyonları inanılmazdı. Zaten hip-hop'la ilgili her şeyi çok seviyoruz. Çünkü hip-hop ulusal değil uluslar arası bir müzik türü.
Rap'in mutlaka politik ve sosyal içeriği olması gerekenlere katılıyor musunuz?
Politik olmayan bir şey yoktur ki. Her şey politik olmak zorundadır. Politika hayattan gelir, hayatta da sevgi vardır. Birbiri ile ilişkisi olan her şeyde politik bir unsur var mutlaka. Bundan kaçış olamaz. Janis Joplin sevgiden ve ilişkilerden bahseder; Bob Dylan ise politikadan.
Aerosmith'le 'Walk This Way'i kaydederek ilk rock/hip-hop beraberliğini gerçekleştirdiniz. Şu sıralarda bu tip cover'lar ve birliktelikler yine çok rağbette. Siz de düşünüyor musunuz böyle bir çalışma?
Evet, kesinlikle düşünüyoruz. Yapacaklarımızı şimdi söylemek istemiyoruz ama böyle bir düşüncemiz var.
Teşekkürler. Yeniden görüşmek üzere.
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz